Bizi Arayın - 0536 403 87 69
Yaz aylarında güneşin çok etkili parlak olduğu zamanında güneş gözlüksüz dışarı çıkmayınız. • Sigaranın diğer organlarımıza olduğu gibi gözümüze de olumsuz etkileri vardır, sigara içmeyiniz. Bol bol C vitamini tüketin, katarakt riskini azaltmaktadır. Bol sebze ve meyve tüketin, göz sağlığınızda olumlu etkileri vardır.
Renk körlüğü görme azlığı veya görme kaybına yolaçmaz. Renkleri görmemizi sağlayan görme alanındaki bir eksiklikten kaynaklanır. Özellikle Mavi ve yeşil veya Kırmızı ve Yeşil renklerin seçilmesi zor olabilir. Bu hastalık genel olarak kalıtsal ve kadınlardan çok erkeklerde görülen bir durumdur. En sık görülen durum Kırmızı – Yeşil renk eksikliğidir. Bu durum aynı zamanda Glokom veya görme sinirindeki bir hasardan da kaynaklanabilmektedir. Doğuştan renk körlüklerinin çoğu orta derecededir. Renk körlüklerinin tanısı için en sık kullanılan yöntem Ishihara kartlarıdır. Bu kartlarda renkli sayılar ve bulmacalar yer alır. Renk körlüğü olan kişiler bu sayıları okuyamaz ve bulmacaları çözemezler. Bu testin yanısıra renk yumakları da kullanılmaktadır.
Gözlerde ileri derecede kaşıntı allerji, enfeksiyon, göz yaşı azlığı, gözde depozit birikmeleri, yabancı cisim kaçması, göz kapağı ve kirpik hastalıkları, göz yüzeyinde düzensizlik yapan hastalıklar, bağışıklık sistemi hastalıkları, romatolojik hastalıklar, bazı cilt hastalıklarının göz bulgusu gibi pekçok patolojik duruma işaret edebileceği gibi yorgunluk, uykusuzluk ve bilgisayar başında fazla çalışma gibi normal durumlarda da meydana gelebilir. Bunların ayrımının yapılabilmesi için muayene olmanız gerekir.
Lazer tedavisinin dünyada en yaygın kullanılan yöntemi LASİK tedavisidir. Görme bozukluğunun derecesine göre bilgisayar aracılığıyla programlanan “Excimer Laser” ışını ile gözün saydam tabakası olan korneanın yeniden şekillendirilmesi sonucunda doğru odaklanma ve net görme sağlanır. “Excimer Laser” ile görme bozukluklarının düzeltilmesinde PRK, LASEK ya da LASIK tekniği uygulanır.
Ameliyattan sonra hastanın normal görüşe kavuşması için geçen süre, ameliyatın zorluğuna, kataraktın sertliğine bağlı olarak değişir. 1 hafta – 15 gün içerisinde iyi bir görme noktasına gelinir. Hasta 15 günle 30 gün arasında tamamıyla iyileşir. Doğru zamanda gelip ameliyatını olmuş bir hasta, 1-2 günde bile düzelebilir.
Göz kapağında en çok görülen hastalık alerjik durumlardır. Göz kapağı içerisinde bulunan yağ bezlerinin iltihaplanması sonucunda arpacık, tıkanması sonucunca şalazyon ve kapak kenarı kirpik diplerinde oluşan blefarit diye adlandırılan durumlar göz kapağı rahatsızlıklarındandır. Bir de bunlara ek olarak göz kapaklarında şekil bozukluğu oluşturan hastalıklar vardır. Göz kapağı şekil bozukluğu ptozis adı verilen kapağın düşüklüğüdür. Göz kapağı hastalıklarını oluşturan sebebe göre hastalıkları ilaç veya ameliyatla tedavi etmek mümkündür. Gözde görülen belirtiler hastalığın sebebine göre değişmektedir. Alerjik durumlarda kaşıntı en belirgin ve kişiyi en çok rahatsız eden belirtisidir. Göz kapağında şişlik, gözün kendisinde yaşarma, kızarıklık ve ağrı olabilir. Eğer arpacık ve şalazyon gibi iltihabi bir durum varsa bunların belirtileri, daha belirgin şişlik ve kızarıklıktır. Kişiyi oldukça rahatsız eden ve ağrılı bir süreçtir. Blefarit belirtisi kapak kenarında kızarıklık ve kaşıntıdır. Alerjik göz rahatsızlıklarında yapılan tedavi yöntemi bunlara neden olan etkenleri öncelikle ortadan kaldırılmasına yönelik olmalıdır. Alerjik reaksiyonlar tamamen dış etkenlere bağlı olarak geliştiği için kişi bunlara maruz kalmadığı takdirde alerjik rahatsızlığı ortaya çıkmaz. Dış etkenlerden uzak kaldığı sürece hiçbir sorunla karşılaşmaz. Toz, polen, tüy alerjik reaksiyonu tetikleyen etkenlerdendir. Tedavide verilen ilaçlar hastalık belirtilerini iyileştirmeye yöneliktir.
Göz tansiyonu hastanın ilk zamanlarında erken dönemde herhangi bir belirti vermez. Göz tansiyonu hastalığı yavaş yavaş ilerlediği için görme alanındaki kayıp hasta tarafından çok çabuk fark edilmez. Erken teşhis ile ilerlemesi durdurulabilir fakat bunun için sürekli göz muayenesi oluyor olmanız gerekmektedir. Yoksa göz tansiyonunun kişi tarafından erken teşhis edilmesi oldukça zordur. Göz tansiyonunda bazen nadir görülen türünde bulantı, kusma, ağrı, görmede bulanıklık ortaya çıkabilir. Ama her hasta da bu belirtiler ortaya çıkmayabilir. Eğer yakınınızda, akrabanızda glokom rahatsızlığı var ise; gözlerinizde yorgunluğa bağlı hafif ağrı, kanlanma gibi şikayet olduğunda bunun göz tansiyonu belirtisi olduğundan şüphelenip, göz muayenesi olup göz tansiyonunuzun ölçülmesi en doğru davranış olacaktır. Göz tansiyonunda bazen gözde hafif ağrılar, günün bazı saatlerinde bulanık görmeler gibi belirtiler görülebilir. Açık açılı ve kapalı açılı olmak üzere iki göz tansiyonu (glokom) tipi vardır. Açık açılı göz tansiyonunun belirtisi çok kesin ve net olmadığı için kişinin bunu anlaması daha zordur. En az belirti veren göz tansiyonu tipidir. Kapalı açılı göz tansiyonu(glokom) tipinin belirtileri; sabahları belirginleşen baş ağrısı, geceleri ışık etrafında ışıklı halkalar görmedir. Ani olarak göz tansiyonu yükseldiğinde oldukça çarpıcı belirtiler ortaya çıkar. Görme bulanıklığı, bulantı, kusma, gözün arka tarafında bulunan şiddetli ağrı en belirgin şikayetlerdir. Fakat ani olarak yükselme az sayıda hastada ortaya çıkar, genel olarak göz tansiyonu yavaş yavaş artar ve bu sayede ağrı çok hissedilmez. Bu yüzden çoğu zaman hastalığı durdurma tedavisi için çoğu zaman geç kalınmış olur.
Gözlerde yanma herhangi bir hastalık olmamasına rağmen çok sık karşılaştığımız bir durumdur. Bazen gözyaşınız, göz kapaklarınız, göz yüzeyini örten beyaz zar veya kornea ilgili bazı hastalıklar da bu duruma neden olabilir. Göz yanmasına sebep olacak olası bir çok sebep vardır. Göz yanmasına sebep olacak çevre faktörlerinden bahsedecek olursak; duman, toz, kirli hava, şampuan, sabun ve buna benzer bir çok etken göz ile temasa geçtiğinde yanma oluşur. Göz yanmasına sebep olan faktörler göz ile ilgili ciddi sonuçlar ortaya çıkarmaz. Bol su ile yıkayıp gözü biraz dinlendirmek yeterlidir. Eğer yanma günlerce devam ederse mutlaka bir göz doktoruna başvurunuz.
Göz kanlanması ihmale gelmeyecek bir göz rahatsızlığıdır. Zamanla geçer diye beklenilecek bir rahatsızlık değildir. Çok nadir olarak, gözde bulunan konjoktiva yüzeyinde damarların genişlemesine bağlı olarak çatlamalar ve bu çatlamalara bağlı olarak kanlanmalar meydana gelebilir. Ani çıkışlı göz tansiyonu, alerjik durumlar, göze giren yabancı cisimler, güneşe maruz kalma gibi bir çok neden göz kızarıklığı nedenlerindendir. Oluşum sebebine göre tedavi yöntemi farklı bir yol izler. Her birinin tedavi süreci ve şekli birbirinden farklıdır.
Gözlerdeki tik genellikle sıkıntılı dönemlerde görülürler. Gözle ilgili herhangi bir hastalığa işaret etmezler. Kendiliğinden geçmiyor ve sizi çok rahatsız ediyorsa bir sinir hastalıkları uzmanına görünmenizi tavsiye ederim.
G Göz altı morlukları genellikle kalıtsaldır. Çoğunlukla koyu tenli kişilerde daha belirgin olan bir problemdir. Göz altı morluğu doğuştan, damarların cilde yakın olmasından, cilde renk veren hücrelerin çokluğundan yada sonradan meydana gelen göz altı morlukları sigara, alkol ve uyuşturucudan dolayı kaynaklanabilir.
İnsanın net görebilmesi, gözün enfeksiyonlara karşı korunması ve göz yüzeyinin kayganlaştırılması için belli bir miktar göz yaşına ihtiyaç vardır. Bu göz yaşı gözün üst dış kısmındaki ve kapakların iç yüzeyini örten zardaki bezlerden salgılanır ve burun tarafındaki pınarcıklardan buruna aktarılır. Göz yaşının göz üzerinde düzenli dağılımı için göz kırpma refleksine gerek vardır. Günümüzde sık kullanılan bilgisayar monitörleri ve diğer monitörlü araçlar göz kırpma refleksini azaltarak kuruma meydana getirirler. Hasta bu durumda gözünde yorgunluk, yanma, batma, ışığa duyarlılığın artışı gibi şikayetler hisseder. Tedavide planlı çalışma, belli aralıklarla dinlenme, yüzü ılık suyla yıkama ve gerekirse göz yaşı destekleyici ilaçlar önerilir. Ayrıca monitörden gelen ışınlar yansımalara yol açarak gözü rahatsız eder. Bunu engellemek için koruyucu filtreler ya da antirefle camlı gözlüklerin kullanılması gerekir.
Ani görme kaybına yol açan birkaç hastalık vardır. Bunlardan ilki ani göz içi basıncı yükselmesidir. Özellikle loş ortamlarda ve sıkıntılı zamanlarda meydana gelen bu durumda göz içi sıvısının gözü terkettiği bölge tıkanır, göz içi basıncı yükselir, göz ağrısı, baş ağrısı ve mide bulantısı gibi şikayetler meydana gelir. İkinci durum kafa içi basınç artışıdır. Bu durumda başağrısı ve mide bulantısı gibi şikayetler görme bozukluğundan daha fazla dikkati çeker. Üçüncü olarak beyin damar hastalıklarında meydana gelen ani görme kaybıdır. Bu duruma da diğer şikayetler pek fazla katılmayabilir. Migren hastalığı olanlarda da bahsetmiş olduğunuz şikayetler meydana gelir. Son olarak gözün sinir tabakasını etkileyen hastalıklar yönünden incelenmeniz gerekir. Kısaca söylemek gerekirse bahsetmiş olduğunuz durum ciddi bir durum olup derhal tanısının konması lazımdır. Bu amaçla öncelikle bir göz doktoruna görünüp daha sonra gerekiyorsa nörolog veya beyin cerrahı tarafından değerlendirilmeniz uygun olur.